- SKOLYOZ TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PANELİ
- SANKO ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. DAĞLI: “OKUYACAĞINIZ HER KİTAP HAYATA BAKIŞ AÇINIZI ŞEKİLLENDİRECEK, YAŞAMINIZA YÖN VERECEKTİR”
- PROF. DR. ERGUN: “SKOLYOZ TEDAVİSİNDE ÖNCELİK HASTALIĞIN FARKINDA OLMAKTIR”
SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü tarafından, “Skolyoz Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar” paneli düzenlendi.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Anadolu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen panelin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı, bilimsel toplantılara ev sahipliği yapmaktan ve akademisyenlerle öğrencileri bir araya getirebilmekten dolayı çok mutlu olduklarını söyledi.
Öğrencilere seslenen Prof. Dr. Dağlı, “Okuyacağınız her kitap hayata bakış açınızı şekillendirecek, yaşamınıza yön verecektir. Akademik anlamda yetişmeniz için üniversite olarak her türlü imkana sahibiz” dedi.
Akademik başarı için okumanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Dağlı, öğrencilerin kişisel ve meslek gelişimlerini okuyacakları ve kendilerine rehberlik edecek kitaplarla sağlayabileceklerini kaydetti.
PROF. DR. NEVİN ERGUN
Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nevin Ergun ise skolyoz tedavisinde önceliğin farkında olmak olduğunu belirterek, “Bu farkındalığı gerçekleştirebilmek için multidisipliner bir çalışmanın örneği olan bu paneli düzenledik. Emeği geçen herkese teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.
PROF. DR. NAZAN TUĞAY
Panelin oturum başkanlığını yapan SBF Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Prof. Dr. Nazan Tuğay, skolyozun genel anlamda omurganın kendi içinde rotasyona uğraması olarak bilindiğine dikkat çekti.
Skolyozun tedavi edilmediği zaman kalple ve solunumla ilgili sorunlara da yol açan bir sorun olduğunu anlatan Prof. Dr. Tuğay, “Skolyozun görülme sıklığı giderek artıyor. Sıklığı artıyor fakat toplumdaki farkındalığı az olmakla birlikte riskleri de fazla” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Tuğay özellikle Adölesan İdiopatik Skolyozun tedavisinin uzmanlarca yapılması gerektiğine işaret ederek, “Skolyoz, pek çok disiplinden yarar gören birlikte çalışmasını gerektiren bir ekip işi” diyerek sözlerini tamamladı.
SKOLYOZ TEDAVİSİNDE CERRAHİ YAKLAŞIMLAR
Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Erdal Yayla, “Skolyoz cerrahisinde temel amaçlar skolyozun cinsine göre (idiopatik, konjenital, nörojenik, dejeneratif skolyoz) değişiklik gösterir” diyerek sözlerine başladı.
Dr. Öğr. Üyesi Yayla, konjenital skolyoz tedavisinde temel amaçları şu şekilde sıraladı:
“Deformite gelişmesini ve nörolojik defisit (eksiklik) gelişmesini engellemeyi, fizyolojik sagital (vücudu sağ ve sol olmak üzere iki eşit bölgeye ayıran boyuna kesi), koronal balansı sağlamak ve olası olduğu kadar kısa segment füzyon yaparak, maksimum akciğer kapasitesi gelişimi ile maksimum omurga uzunluğunu sağlayıp, büyüyen omurgada yapılan füzyon (doğru zamanda yapılmalı) uygulamasının sadece omurga uzunluğunu yanı sıra akciğer gelişimini de engelleyeceğini göz önünde tutmak gerekir.”
Cerrahi tedavide zamanlamaya karar verirken olgunun yaşının, anomalinin türünün ve lokalizasyonun en önemli parametreleri olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Yayla, idiopatik skolyozda cerrahi endikasyonları şöyle özetledi:
“Cobb açısı (Skolyoz derecesini ölçen açı) 45-50 derece üzerinde olan eğrilikler, sagital kontürün bozulduğu yani lomber kifoz ve torakolomber kifozun olduğu durumlar, iskelet maturitesine erişmemiş, korse kullanımına rağmen 40 derecenin üzerinde progresyon gösteren eğrilikler, kompanse olmayan, denge problemi olan eğrilikler ve konservatif yöntemlerle kontrol edilemeyen bel ve sırt ağrısı olan hastalar, torakal eğriliklerde pulmoner fonksiyonlarda bozulma.”
Deformitenin hasta üzerinde belirgin psikolojik etkisi olduğu durumlara değinen Dr. Öğr. Üyesi Yayla, şu bilgileri paylaştı:
“Cerrahi seçenekler, posterior füzyon, anterior füzyon, kombine anterior-posterior füzyon, hemivertebra eksizyonu ve spinal osteotomi füzyonu içermektedir. Sonuç olarak, spinal deformite tek bir vertebranın patolojisi olabileceği gibi, birçok vertebra, kosta veya pelvis patolojilerini kapsayan kompleks bir bozukluk olabilir. Omurga, koronal, sagittal ve aksial planlarda sakrum, pelvis ve bacaklarla birlikte değerlendirilmelidir.
Konjenital spinal deformiteler beraberinde çoklu organ patolojilerini bulundurur. Hastanın yaşı, nörolojik durumu, deformite etiyolojisi, deformitenin yerleşimi, kozmetik beklentileri, deformitenin ilerleme olasılığı tedavi şeklini belirler. Fizik muayenede, nörolojik muayeneye ek olarak tum vücut görülebilecek şekilde, ayakta öne ve yana eğilme pozisyonlarında vertebra dizilimine, kalçanın duruşuna bakılmalıdır.”
SKOLYOZ PATOFİZYOLOJİSİ VE TANISI
SANKO Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Levent Bostancı, “Skolyoz Patofizyolojisi ve Tanısı” konulu sunumunda, skolyozun, omurga deformiteleri içerisinde en sık karşılaşılan, genellikle büyüme dönemlerinde tanısı konulan, erken tedavi edilmediğinde kişinin yaşamını son derece olumsuz yönde etkileyebilen ve omurganın üç boyutlu eğriliğiyle karşımıza çıkan bir rahatsızlık olduğuna vurgu yaptı.
Skolyozun omurgadaki yapısal bir bozukluktan kaynaklanabileceği gibi omurga dışı nedenlere bağlı olarak da gelişebileceğinin altını çizen Opr. Dr. Bostancı, “Yapısal olmayan skolyozlar zaman içerisinde kısmen düzelebilr. Yapısal skolyoz ise sıklıkla sebebi belli olmayan idiopatik skolyoz olarak ortaya çıkar ancak nöromusküler hastalıklar bağ dokusu bozuklukları, enfeksiyon ve neoplastik durumlar gibi rahatsızlıklar da yapısal eğriliğe yol açabilir” ifadelerine yer verdi.
SKOLYOZDA FİZYOTERAPİ VE REHABİLİTASYON YAKLAŞIMLARI
SANKO Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Tezli Yüksek Lisans Programı’ndan Fizyoterapist Özge Özer, skolyoz tedavisinde cerrahi dışı yöntemlerin ortak amacının, eğriliğin ilerlemesini durdurmak, cerrahi ihtiyacını ve asimetrik görüntüyü azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak olduğunu anımsattı.
Özer, “Skolyoza özel fizyoterapi egzersizleri olarak tanımlanan egzersizler kişinin eğriliğinin özelliklerine göre bireysel olarak uyarlanan egzersiz yöntemleridir. Tek başına bir tedavi seçeneği olabileceği gibi korse tedavisi ve cerrahi tedaviler ile birlikte de uygulanabilir” şeklinde konuştu.
Sunuculuğunu SANKO Üniversitesi SBF Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi Dilara Bozkurt’un yaptığı sempozyuma Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Deniz Mıhçıoğlu, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.