KANSER VE BESLENME İLİŞKİSİ

KANSER VE BESLENME İLİŞKİSİ

KANSER VE BESLENME İLİŞKİSİ

SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ ONKOLOJİ VE HEMATOLOJİ BÖLÜMÜ
DİYETİSYENİ EREK: “ÇALIŞMALAR KANSERİN BESLENME İLE İLİŞKİSİNİN
YÜZDE 35 ORANINDA OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR”
SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji ve Hematoloji Bölümü Diyetisyeni Sena
Erek, yapılan çalışmaların kanserin beslenme ile ilişkisinin yüzde 35 oranında
olduğunu gösterdiğini söyledi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle kanserden korunmada beslenmenin önemine
yönelik açıklama yapan Erek, kanser oluşumunun birçok nedene bağlı olduğunu
belirtti.
Tüm kanser vakalarının sadece yüzde 5-10'unun genetik faktörlere bağlıyken, kalan
yüzde 90-95'inin çevresel faktörler ve yaşam biçiminden kaynaklandığına dikkat
çeken Erek, sigara ve aşırı alkol tüketmek, radyasyona maruz kalmak, aşırı kilolu
olmak, hareketsiz bir yaşam tarzı ve beslenme şeklinin kanser oluşumunda önemli
faktörlerden olduğunu kaydetti.
“Son yıllarda yapılan çalışmalar kanser ile beslenme arasındaki güçlü ilişkiyi ortaya
koymakta, kanserin beslenme ile ilişkisinin yüzde 35 oranında olduğunu
göstermektedir” diyen Erek şöyle devam etti:
“Bu göz ardı edilemeyecek kadar yüksek bir orandır. Bizler için kanserin bizi
bulmasını beklemek yerine yaşam tarzımızı ve beslenme şeklimizi değiştirmek en
doğru olan yöntemdir. Kanseri hayatımızdan uzak tutmak için atmamız gereken en
önemli adım ise doğru ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak, doğru önerilerle
yaşam tarzımızı düzenlemektir.”
SAĞLIKLI VÜCUT AĞIRLIĞINDA OLDUĞUNUZDAN EMİN OLUN
Yapılan araştırmaların obez ya da kilolu olmanın bireylerde; pankreas, kolon, yemek
borusu (özefagus), tiroit, böbrek kanseri vb. yakalanma riskini arttırdığını gösterdiğini
anlatan Erek, şu önerilerde bulundu:
“Bir diyetisyen kontrolünde sağlıklı vücut ağırlığına ve en önemlisi sağlıklı yağ
yüzdesine ulaşmanız, kanserden korunmada önemli bir adım olacaktır. Aldığınız
enerji, harcadığınız enerjiden fazla ise vücut ağırlığınızın artması olası bir durumdur.
Bu durumun önüne geçmek için daha küçük porsiyonlar tüketmeye çalışmalı, beyaz
unlu, aşırı yağlı ve şekerli besinlerden uzak durmalısınız.”
FİZİKSEL AKTİVİTENİZİ ARTTIRIN
Fiziksel aktivitenin rolüne değinen Erek, bunu şu sözlerle özetledi:
“Fiziksel aktivitenin artması meme, kolon, prostat, rahim vb. kanserlerin riskini
azalttır, vücut ağırlığı kontrolüne yardımcı olarak, sindirim sistemini düzenler, bireyin
kendini daha iyi hissetmesini sağlar, depresyon riskini ve stresi azaltır. Bu sebeple
haftada en az 3 gün toplam 150 dakika yürüyüş önerilmektedir.”

TABAKLARINIZI RENKLENDİRİP, MEYVE SEBZE TÜKETİMİNE ÖZEN
GÖSTERİN
“Yapılan araştırmalarda sebze ve meyvelerin yeterli tüketiminin ağız, mide, yemek
borusu, kolon gibi kanserleri önleme ile ilişkili olduğu saptanmıştır” diyen Erek, şu
bilgileri paylaştı:
“Meyve ve sebzeler fitokimyasallar denilen likopen, lutein, antosiyanın, beta-karoten,
C vitamini, E vitamini ve selenyum içerdiği için hücreleri hasardan korur ve bağışıklık
sistemini güçlendirir. Mevsimine uygun farklı renkte meyve sebzeler tercih edilmeli ve
günde en az 3 porsiyon meyve, 2 porsiyon sebze tüketmek hedeflenmelidir.”
ÖĞÜNLERİNİZE KURU BAKLAGİLLERİ VE TAM TAHILLARI EKLEYİN
Posadan zengin bir beslenme düzeninin kolon ve rektum kanserine karşı koruyucu
olduğunun altını çizen Erek, “Posa bileşikleri kanserojen moleküllerin emilimini
azaltarak, kanser hücrelerinin gelişimini baskılar ve kansere karşı koruyucu rol oynar.
Yeterli posa almak için tam tahıllı ekmekler ve kurubaklagiller ile hazırlanmış
salataları tercih edebilirsiniz” dedi.
AŞIRI YAĞ TÜKETİMİNDEN KAÇININ
Aşırı yağlı bir beslenme düzeninin meme, kolon ve prostat kanserleri oluşumunda
önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çeken Erek, şöyle konuştu:
“Özellikle hayvansal yağların yüksek olduğu bir beslenme, doymuş yağ ve kolesterol
içeriği sebebiyle kalp hastalıkları için de risk etmenidir. Beslenme düzeni oluştururken
yağsız etler tercih etmeye hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durmaya çalışın.”
TUZ TÜKETİMİNİ SINIRLANDIRIN
Mide kanseri ile beslenme ilişkisinin araştırıldığı çalışmada, yiyeceklere fazla tuz
eklenmesinin mide kanseri riskini 4.2 kat arttırdığını ifade eden Erek, bu nedenle
yiyeceklere ekstra tuz ekleme alışkanlığın vazgeçilerek, tuz tüketiminin minimumda
tutulması gerektiğini bildirdi.
YANLIŞ PİŞİRME YÖNTEMLERİNDEN UZAK DURUN!
Besinlerin pişirilme yöntemlerinin hangi besinlerin tüketildiği kadar önemli olduğuna
işaret eden Erek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yanlış pişirme yöntemleri, besinlerin besleyici değerinin azalmasının yanı sıra
kansere yol açan maddelerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle besinleri
kızartma, doğrudan ateşte ya da mangalda pişirme yöntemleri kullanarak hazırlamak
yerine ızgara, buğulama, fırında pişirme ve haşlama yöntemlerini tercih etmeniz
önerilmektedir.”