Tarih: 11.09.2023 14:37

İyi Parti Basın Açıklaması

Facebook Twitter Linked-in


ANDIMIZ’ı okuyarak başlatıyoruz.
Türk'üm,
Doğruyum,
Çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden
çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant
içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!
Saygıdeğer kamuoyu,
2023-24 Eğitim Öğretim Yılı, bugün çalan ilk ders zili ile başladı.
Eğitim politikalarını önceleyen ve Cumhuriyet değerlerimizi, ülkemizin bekası için
her daim içselleştiren İYİ Parti mensupları olarak, bugün tıpkı burada olduğu gibi
81 ilimizde eş zamanlı olarak sahalardayız, alanlardayız, karşınızdayız.
Geçtiğimiz yıl, 15 milyon 839 bin 140 öğrenci resmî, 1 milyon 578 bin 233 öğrenci
özel ve 1 milyon 738 bin 198 öğrenci de açık öğretim kurumlarında eğitim gördü. Resmi okullarda eğitim görenlerin 8 Milyon 147 Bin 339'u erkek ,7 Milyon 691 bin 801'i kız öğrencilerden oluştu. 

MEB istatisliklerine göre Türkiye'de toplam 70 Bin 383 eğitim öğretim kurumu içinde devlete ait okul sayısı 56 Bin 124.

Henüz resmi rakamlar netleşmedi fakat bu eğitim öğretim yılında bu rakamlar muhtemelen bir hayli daha artacak.

Türk Milletinin duyarlılıklarının ötesinde artık ayan benyan belli olan ve iyiden iyiye açığa çıkan bir gizli ajandada yazılı olanların, yasa ve yönetmeliklerdi hiçe sayılarak eğitimde de uygulamaya konulmasıyla somutlaştığını maalesef ğözlemliyoruz .

Yeni kuşakların Anayasamızda da öngörülen milli ve manevi değerlerinin yanı sıra Atatürkçü, Laik,çağdaş ve bilimin ışığında yetiştirilmesi amaç ve hedefinden hızla uzaklaşmakta olduğumuzun, evrensel krıterlerden öte , bir garip ideolojik hedefler doğrultusunda şekillendirilmek istendiğinin farkındayız.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre eğitim bir uzmanlık alanı ve

öğretmenlik de bir ihtisas mesleğidir.

Pedagojik formasyonu ve lisans eğitimi olmayan kişilerin değişik adlarla veya kaçak

yapılar marifetiyle eğitim vermeye kalkıştıklarını dahi biliyor, bunlara göz

yumulduğuna da şahit oluyoruz.

Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri Eğitim-Öğretim Birliği'dir ve bu konu,

devletimizin varlığının ilelebet korunmasıyla da doğru orantılıdır.

Bilinmelidir ki;

Vakıflar, cemaat, dernek grup ve benzeri din eğitimi veya değerler eğitimi adına

MEB müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunmak, ülkemizdeki eğitim ve

öğretim sürecini olumsuz etkiliyor.

Zira bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredata, hangi programa bağlı

kaldıkları da meçhuldür ve bu durum oldukça tehlikelidir.

Şunu özellikle belirtmek isteriz ki; çağdaş ve modern eğitim ile birlikte, eğitimde

fırsat eşitliğinin sağlanması her zaman olduğu gibi öncelikli talebimizdir.

Bıkmadan usanmadan, her türlü mecrayı kullanarak her fırsatta bu talebimizi

haykırıyoruz, çünkü ülkemizin temel sorunu budur.

 

Bugün de içinde bulunduğumuz eğitim sistemi, ne yazık ki, birey yetiştirme değil,

seçmen yetiştirme üzerine kuruludur.

Önce köy enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan ülkemiz eğitimindeki erozyon, son

22 yıl içinde çok sayıdaki köy okullarının kapatılmasıyla da derinleştirildi.

Müfredat düzenlemelerinin Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılarak yapılması,

yukarıda sözünü ettiğimiz gizli ajandalı bir kurgunun hayata geçirilmesi amaçlıydı

ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaştırmayı beraberinde getirdi.

Yargı kararına rağmen keyfi bir uygulama ile Andımız’ın yasaklanması dahi Milli

Eğitim ideallerimize vurulan en ağır darbelerden biri olmuştur.

Çocuklarımızın, “Ne mutlu Türküm diyene!” diye haykırmasından rahatsızlık

duyanların gerçek niyetinin, kimliksiz bir zihniyete sahip, kula kulluk eden bağımlı

bireyler yetiştirmek olduğu net biçimde anlaşılmıştır

 

Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızda, milli bilincin ve ulusal değerlerimize aidiyet

duygusunun güçlenmesi için; yargı kararına rağmen yasaklanan ‘Andımız’ tekrar

bütün yurt sathında okutulmaya başlanmalıdır.

Ailelerin belini büken ağır kırtasiye masraflarının yükü devletimiz tarafından

sübvanse edilmeli, okul ve derslik sayısının yetersizliği ile sınıf mevcudiyetlerinin

aşırı kalabalıklığından kaynaklanan sorunlar giderilmelidir.

Öğretmen açığı, atanamayan öğretmenlere ders başı yaptırılmasıyla telafi edilmeli,

okulsuz köyler ve taşımalı eğitim sisteminin sancıları ortadan kaldırılmalıdır.

Biliyoruz ki; Türkiye’de İlkokul 4. sınıfların yüzde 40’ı ve 8. sınıfların yüzde 46’sı

okula aç gidiyor ve tam 1 milyon 358 bin çocuk açlık sınırında bulunuyor. İYİ Parti

olarak çocuklarımıza o nedenle okullarda beslenme projesi geliştirmiştik. Şimdi

burada İktidara sesleniyoruz; hadi bakalım seçim döneminde, bizden kopya

çekerek verdiğiniz ücretsiz yemek sözünü yerine getirin!

Kısacası, öğrencilerimizdeki beslenme sorunlarının üzerine mutlaka ama mutlaka

eğilinmeli, sağlıklı ve nitelikli bireyler yetiştirilmesi için eğitimimiz, dünyadaki

evrensel kalite standartlarına yükseltilmelidir.

Öğretmenlerin açlık sınırında (özellikle özel okullarda) çalıştırılmalarının önüne

geçilmeli, ebeveynlerin üzerindeki maddi manevi ekstra bir yük olan servis çilesine

son verilmelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyururuz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —