Herkes Evine Dönmeli
Biliyorsunuz ki bu yıl 1 milyona yakın Suriyeli çocuk okula başlayacak. Bunun üzerine diğer sığınmacıları da ekleyin. Zaten sınıflarımız 40 kişinin üzerindeyken okullarda nasıl bir hijyenden bahsedilebilir? Binalar eksik, öğretmen yetersiz, temizlik personeli yok. 1 milyon dediğim öğrenciler de sadece ilkokula başlayacak olanların sayısı. Ortaokul, lise ve üniversiteye devam edenlerin sayısı buna dahil değil.
Bu yük büyük şehirlerde daha fazla ve sığınmacıların eğitime yükledikleri yükleri göz ardı ediliyor, edilmemeli. Artı bir milyon öğrenciyi hiçbir sistem kaldıramaz. Sadece eğitimde bu sorun karşımıza çıkmıyor tabii ki!
Aynı zamanda ekonomimize milyarlarca dolar olarak ağır yükler yüklemektedirler. Bilmem 70 mi, 80 mi gibi bir milyar dolardan bahsediyoruz. Yani güncel kur üzerinden 80 milyar çarpı 8.88 dolar. Size yemin ediyorum benim matematiğim bu çarpımın sıfırlarını yazmaya yetmiyor. Bu yüzden siz çarpın bu denklemi.
Hiçbir ekonomi aynı anda 10 milyon insanın yükünü kaldıramaz ki kaldıramıyor da.
Sanayide, hizmette, tarımda çalışması gereken Türk vatandaş işsiz ve aç iken daha ucuz, sigortasız sığınmacılar tercih ediliyor. Bu sebeple de işsizlik ne yazık ki hat safhada. Türklere gelince iş yok, olan işlerde de insani koşullar söz konusu değil. Sağlıksız, sigortasız, güvencesiz bir işte çalışmayı kim ister ki?
Artık iki çeşit yemek sofraya koyabilmek lüks olmuş. Çorba dediğimiz şey öğün olmuş. Artık nefes almak ağır geliyor.
Anlık olarak dolar 8.88 TL civarında. Peki, bu ne demek zam zam zam?
Bizler evlerimizde sanayi işletmiyoruz ama ne yazık ki gelen elektrik ve doğalgaz faturaları aksini iddia ediyor. Ki her alanda tasarruf yolunu tercih etmememize rağmen, bir önceki ayın faturasını bile arar olduk. Zam konusundan pardon fiyat güncellemesi olacaktı, temel tüketim kalemleri birbiriyle yarışmakta. Artık bu fiyat güncellemeleri vatandaşın belini büküyor, porsiyonlarımızı küçültüyor, sosyal yaşamımıza bıçak vuruyor. Dışarda bir cafede oturmayalı yıllar oldu. Çünkü param yok, çünkü işsizim, çünkü diplomamın hiçbir maddi değeri yok ve benim gibi milyonlar var biliyorum, farkındayım.
Geçici koruma altındaki sığınmacılar gerçekten her alanda fazlasıyla yükler, ekonomimizi ve yasam standartlarımızı aşağı çekiyorlar.
Örneğin şu an kiralık ev bulunamıyorsa, olan kiralık daireler için ise fahiş rakamlar talep ediliyorsa, satılık ev fiyatları dudak uçuklatıyorsa her alanda ekstra fiyatlar önümüze çıkıyorsa, açık ve gizli zamlar varsa sebebi sığınmacılardır.
Artı 10 milyon nüfusu bu ülkenin barınması nasıl kaldırabilir ki, mantıklı mı yani?
Tarım ürünleri bu kadar pahalıysa en önemli sebeplerinden biri de 10 milyona yakın sığınmacıdır.
Et ve süt ürünlerinin fiyatları bu kadar yüksekse sebebi 10 milyona yakın sığınmacıdır.
80 milyon insan için üretilenleri 90 milyona bölmeye kalkışırsan ne olur? T-Talep patlaması olur. Talep patlaması da fiyat artışı olarak önümüze çıkar.
Öğrencilerimiz devlet yurtlarında yer bulamıyor, karşılıksız bursa ulaşamıyorsa bunun sebebi de yurtlara bedava yerleştirilen, karşılıksız burs alan, üniversitelerimizi işgal eden sığınmacılardır. Ki bu sığınmacıların bursları bizimkilerinin iki katından fazlayken, KYK'larda ücretsiz barınıyor ve sınavsız olarak istediği bölümü okuyabiliyorlar, yetmiyor devlete memur yapılıyorlarken, şimdi bu saydıklarım olacak şeyler mi? Benim evdeki çocuğum açken evdeki yemek dolu tencereyi kim komşusuna verir, kendi evini kim başkasına açar, çocuğunu sokakta yatırır? Yani anormal olan ben miyim? Soruyorum bunu hem sizlere hem de kendime!
Market, pazar, araba, ev, vergi oranları bu kadar yüksekse en önemli sebeplerinden biri de sırtımıza kambur gibi yapışan resmi, gayriresmi 10 milyon sığınmacıdır.
Artı 10 milyon nüfus demek birçok ülkenin nüfusundan bile fazlayken bizler neden böyle bir yükün altına girmek zorundayız ki. Kendi vatandaşımız aç ve açıktayken başka milletten insanlara bu kadar masraf yapmanın mantığını kimse bana anlatamaz. Bu ülkenin sahipleri biziz, ülkemizde sığınmacı muamelesi görmekten bıktık. Saçma sapan kurslar açarak sığınmacıları toplumumuza empoze etmeye çalışmaktan vazgeçin, AB desteği adı altında bu kurslara katılanlara asgari ücret miktarında ödeme yaptığınızı biliyoruz. AB çok mülteci seviyorsa alsın burada ki 10 milyon sığınmacıyı ve kendi üye ülkeleri arasında pay etsin de samimiyetlerini görelim.
Kimse kusura bakmasın artı 10 milyon nüfusu ülkenin hiçbir alanı kaldıramaz. Tarım, hayvancılık, eğitim, sanayi, teknoloji, barınma vs vs.
Bu ülkenin bir an önce yabancılara toprak, gayrimenkul, vatandaşlık satışına ve hediyesine son vermesi ve yapılan satışları iptal ettirilmesi gerekiyor.
Kimse kusura bakmasın isterse de kusura baksınlar bu ülke satılık değildir.
Bizim geleceğimizi ipotek ettiremezsiniz. Bizler bu ülkeyi sokakta bulmadık. Kanla alınan bu topraklar sığınmacılar başta olmak üzere hiç kimseye istila ettirilemez.
Gerçekten bıktık, boğuluyoruz, vatandaş olarak nefes alamıyoruz.
Ve hiçbir şey geçmiyor, sorunlar büyümeye, çığ olup üstümüze gelmeye, bizi ezmeye devam ediyor. Nereye kadar böyle gidecek? Ne zamana kadar sabır diyeceğiz, yetmedi mi, yeterli değil mi? 10 yıldır elin vatandaşına neden bakıyoruz biz? Bütün dünyanın ölü taklidi yaptığı bir konuda bizler neden taşın altında kalıyoruz.
Yani şimdi dünyanın şamar oğlanı biz miyiz, parayı veren düdüğü çalıyor mu oluyor?
Ey Türk vatandaşı!
Ki bizler ne zaman kendimize 'Çok şükür Somali, Suriye, Afrika gibi değiliz demek yerine neden Norveç, İsveç, Finlandiya gibi değiliz?' diye sorar, sorgular, yargılar, çözüm üretirsek işte o gün toplum olarak insanca yaşamak için gerekli olan ilk adımı atmış olacağız. Vatandaşlık bilincini edinmemiz gerekiyor, susarak değil sorarak, tepkimizi belirterek değişimi başlatabiliriz. Bu ülke benim, bu ülke bizim, başka Türkiye yok.
Neydi o meşhur söz “Fakire şükretmeyi öğrettiler zenginin düzeni bozulmasın” diye.
Sığınmacılar amasız, fakatsız, hızlı ve seri bir şekilde geldikleri ülkelerine geri gönderilmeli. Hepsi geldikleri gibi gitmeli.
Ülkemizin ekonomisine ve demografik yapısına yapılan bu gizli saldırıya son verilmeli, bu sinsi plan bertaraf edilmeli.
Ne diyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk:
'Gereğinden fazla merhamet vatana ihanettir...'
'Uyuyan toplumlar ya ölürler ya da köle olarak uyanırlar...'
Bari çocuklarınızın geleceğini düşünün, kendinizi düşünmüyorsanız.