Öncelikle aile başta olmak üzere, emekleri, sevgi dolu yürekleri ve fedakârlıklarıyla dünyamızı güzelleştiren, insanlığın umudunu yeşerten tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Tarih boyunca kurduğumuz devletlerin harcını yoğuran, Kurtuluş Savaşı’nın görünmez kahramanları olan, Cumhuriyet döneminde ülkemizin katettiği mesafede çok önemli katkıları bulunan, istiklalimize ve istikbalimize yönelik tehditlere karşı en ön saflarda mücadele eden kadınlarımız, geleceğimizin inşasında önemli rol oynamaktadır.
Farklı medeniyet ve kültürlerde statüsü hep tartışılan kadınlar, Büyük Türk Milletinin şanlı tarihinde ise, anne ve eş olarak, hep hak ettiği konumda, ailenin ve toplumun merkezinde her zaman baş üstünde taşınmıştır. Bugün kadınlarımızın yaşadığı en büyük sorun, hepimizi derinden üzen kadına yönelik şiddettir. Yapılan yasal düzenlemeler, alınan adli tedbirler ve güvenlik önlemlerine rağmen devam eden kadına yönelik şiddetin son bulması için toplumun tüm kesimlerine önemli görevler düşmektedir. Şiddetin hiçbir türü insanlık onuruyla bağdaşmazken kadına yönelik şiddet asla tasvip edilemez. Nitekim Peygamber efendimizin (SAV) “Cennet annelerin ayakları altındadır” sözüyle; yüce dinimizin özellikle anne olan kadına ne kadar önem ve saygınlık verdiğini göstermiştir.
Şunu çok iyi biliyoruz ki toplumsal huzurun temini bir annenin, bir eşin kalbindeki huzurla alakalıdır. Kadınların hayatın bütün alanlarına etkin bir şekilde var olmalarına imkân sağlayacak şartları hazırlamak, her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmek hepimizin sorumluluğudur.
Bu duygularla toplum ve ülke olarak hak ettiğimiz etkin ve saygın konumu kazanmamızda emeği, alın teri, katkısı ve duası bulunan; sevgi, merhamet, şefkat timsali olan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunarım.