Bu karar yüzbinlerce depremzedeyi bir kez daha mağdur konumuna düşürdü.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi birkaç gün önce depremzedeler aleyhine bir karar açıkladı. İçi boş ve zayıf bir gerekçe gösterilerek yazılan bu kararda; DASK'ın Resmi Gazetede belirlenen tarife üzerinden ödemesi gereken tutarın aksine poliçe üzerinde yazan tutarın ödenmesini yeterli buldu. Bu karar yüzbinlerce depremzedeyi bir kez daha mağdur konumuna düşürdü. 2011 Van depreminde DASK'ın poliçe sahiplerine yaptığı ödemeler ile depremzedeler zararının yaklaşık %70 ni karşılarken (2011 yılında depremzedeler yaklaşık 30.000 $ ödeme yapıldı) 6 Şubat depremzedelerinin zararının yaklaşık %15 ini karşılayabildi. Zorunlu deprem sigortası dışında özel konut sigortası yaptıran depremzedeler DASK'ın ödemelerinin dışında özel sigorta şirketlerinden ekstra 70.000 ile 150.000 arasında ödeme alabildi. Çünkü özel sigorta şirketleri de poliçe teminat tutarlarını mevzuata göre değil kendi insiyatiflerine göre belirlemişlerdi. Bu durumun vahameti ortaya çıkınca hem DASK hem de özel sigorta şirketleri teminat tutarlarında güncellemeye gitti. Hem DASK hem de özel sigorta şirketlerinin mevzuata uygun düşmeyen uygulamaları yüzünden mağdur olan depremzedelere bir tokat da Yargıtay 4. Hukuk Dairesinden geldi.Çünkü: 25 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğde zeyilname yapılması ya da sigorta prim farkının ödenmesi hususunda herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Ayrıca DASK'ın kendi sitesindeki 25.11.2022 tarihli "Teminatlar Güncelleniyor Depreme Karsı Finansal Güvenceniz Artıyor" adlı duyurusunda da zeyilname yapılması ya da sigorta prim farkının ödenmesi hususunda da herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Zorunlu deprem sigortasında, sigorta bedelini Resmi Gazetede yayınlanan tarife belirlemektedir. Sigorta bedeli tarife ile belirlenen azami tutardır. Yani diğer mal sigortalarından farklı olarak zorunlu deprem sigortasında, sigorta bedeli poliçede yazılı bedel değil, riziko tarihi itibariyle geçerli olan tarife ile belirlenmiş bedeldir. Poliçeye yazılan birim metrekare değerleri ve azami teminatlar, sözleşmenin düzenlendiği an geçerli olan tarifedeki değerlerin poliçe üzerine yazılmasından ibarettir. Sigorta sözleşmesi yapılırken sigorta bedelinin azami teminat tutarına ulaşıp ulaşmayacağının tespiti bakımından sigorta ettirene düşen görev; binanın yapı tarzı, meskenin metrekaresi, adres gibi bazı bilgileri bildirmekle sınırlıdır. Mevzuatımızda, zorunlu sigortalarda tarife değişikliği nedeniyle; zeyilname yapılması gerekenler (Özel Güvenlik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Sertifika Mali Sorumluluk Sigortası) ve zeyilname yapılmasına gerek olmayanlar (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Tüpgaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası, Tehlikeli Maddeler İçin Yaptırılacak Zorunlu Sorumluluk Sigortası, Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) sıralanmıştır. Bu sayılan sigortalarda zeyilname yapılıp yapılmamasına ilişkin açık hüküm bulunmaktadır. Ancak Zorunlu Deprem Sigortasında zeyilnameye ilişkin olumlu ya da olumsuz bir açık hüküm bulunmamaktadır. SİGORTA TÜRLERİNE DİKKATETTİĞİMİZDE ZEYİLNAME YAPILMASI GEREKENLER, ŞİRKETLERE YA DA TACİR OLAN TÜZEL KİŞİLERE YÖNELİK SÖZLEŞME TÜRLERİ, POLİÇELER OLDUĞU GÖRÜLECEKTİR. VATANDAŞIN TÜKETİCİ OLARAK YAPTIĞI SİGORTALARDA İSE ZEYİLNAME ARANMADIĞI GÖRÜLMEKTEDİR. Sigorta hukukunun temel prensibi, sigortalıya yükletilen yükümlülüklerin açık ve net olarak yazılmasıdır. Herhangi bir yükümlülük, sigorta sözleşmesine veya genel şartlarına veya genel şartlar ile emredici hükümlere aykırı olmamak şartıyla özel şartlara yazılmıyorsa bunu sigortalıya daha sonra ileri sürmek mümkün değildir. 2006 yılından 2023 yılına kadar azami teminat tutarlarında metrekare başına bedelde artışlar yine olmuş, buna karşın bir zeyilname ve prim farkı ödemesine bakılmamıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, mevzuatta yer olmayan bir yükümlülük sigortalılara / depremzedelere yüklemiştir. Zeyilname veya ek prim zorunluluğunun mevcut olduğunun kabulü halinde ise sözleşmede yapılan değişikliklerin sigortalıya bildirilmesi gerekir. ZDS Genel Şartlarının “Tebliğ ve İhbarlar” başlıklı C.5. maddesine göre; DASK veya adına yetkili kıldığı sigorta şirketinin bildirimleri taraflara imza karşılığı elden verilen mektupla ya da sigorta ettirenin poliçede gösterilen adresine veya bu adres değişmişse, son bildirilen adresine yazılı olarak yapılır. Sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmeliğin 10. maddesine göre sigortacı, sözleşmeye konu sigortaya ilişkin mevzuatta meydana gelen değişiklikler başta olmak üzere; iflâs veya tasfiyesini, ilgili branşlarda yapılan ruhsat iptallerini, tüm branşlarda sözleşme yapma yetkisinin kaldırıldığını ve sigorta sözleşmesinin devamı sırasında ortaya çıkabilecek, sigorta ettiren ile sigorta sözleşmesinden yararlanacak kimselerin hak, borç ve yükümlülüklerini doğrudan etkileyebilecek nitelikteki her türlü değişiklik ve gelişmeyi,sigorta ettirene veya sözleşmeden menfaat sağlayacak kişilere, en geç on iş günü içinde bildirir. Zorunlu Deprem Sigortası bir sigorta sözleşmesi olduğu ve kendi kanununda hüküm bulunmadığı için uygulanması gereken TTK m.1423’e göre de sigortacının gerek sözleşme öncesinde gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettirene aydınlatmakla yükümlüdür. Sigortacı sözleşmenin kurulmasından sonra devam safhasında sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklamakla yükümlü tutulmuştur. DASK tarafından tarife değişikliği ve zeyilname veya ek prim konusunda sigortalıya yapılan bir bildirim yoktur. 25/11/2022 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan, Zorunlu Deprem Sigortası Tarife ve Talimat Tebliği’nde ek prim ödenmesi veya ödenmemesi konusunda hiçbir belirleme yapılmamıştır. Yine DASK tarafından 25/11/2022 tarihinde yayınlanan tarife değişikliğine ilişkin aynı gün Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliğine göndermiş olduğu bildirim yazısında da zeyilname veya ek prim alınması gerektiğine ilişkin herhangi bir bilgilendirme bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca daha önce çıkarılan Zorunlu Deprem Sigortası tarifesinde değişik yapılmasına ilişkin 27.12.2019 / 19.01.2021 / 17.11.2021 tarihli tebliğlerde; “Tebliğin yayımı tarihinden önce akdedilen ve teminat başlangıç tarihi (bir önceki dönem) ve sonrası olan sigorta sözleşmeleri, prime ilişkin herhangi bir işlem yapılmaksızın bu Tebliğ kapsamındaki teminatlara tabidir.” denilerek ek prime gerek kalmaksızın yeni tarifenin uygulanacağı belirtilmek suretiyle, zeyilname veya ek prime gerek bulunmadığına ilişkin bir uygulama ve güven duygusu da yaratılmıştır. Bu nedenlerle Zorunlu Deprem Sigortası mevzuatında zeyilname ve ek prime ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, 25.11.2022 tarihinde zorunlu deprem sigortası tarifesinde metrekare bedeli ve azami teminat tutarında yapılan değişikliği ZDS genel şartları, yönetmelik ve TTK m.1423 gereği sigortalıya bildirmeyen DASK’ın sözleşme tarihindeki değil riziko tarihinde geçerli olan resmi tarifede belirtilen bedel üzerinden hesaplanan tazminattan sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmesine rağmen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin verdiği bu karar depremzedelere ciddi zarar vurmuştur. Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami SELÇUK ’un şu beyanını Yargıtay 4. Hukuk Dairesine hatılatırız; “Yargıçların görevi hukuka göre karar vermektir. Ülke koşulları ve yararları gibi safsatalara göre karar vermek değildir; yargıçların görevi hukuku kurtarmaktır, ülkeyi ve ulusu kurtarmak değildir. Eğer yargıçlar, ülkeyi kurtarmaya özenirlerse hüküm kurmuş olmazlar, hükümet etmiş olurlar. O zaman rejimin adı demokrasi olmaz; “yargıçlar hükümeti, distokrasi” olur. Yargıçlar da, ne hukuku ne de ülkeyi kurtarmış olurlar. Ama büyük olasılıkla ülkeyi batırırlar”